Ölüm Günü Perşembe

“Hangi gün doğduğunu biliyor musun?”

“Doğum günümü mü, e herhalde.” 

“Doğum gününü değil, hangi gün doğduğunu.”

“Tamam işte, 11 Temmuz .”

“O tarih, gün değil. Hangi güne denk geliyor, onu soruyorum.”

“Yani, her sene değişiyor haliyle.”

“Doğduğun yılın 11 Temmuz’u hangi günse, doğum günün o gün. 

Şimdi tekrar soruyorum:

Hangi gün doğduğunu biliyor musun?”

“Ha. Anladım, bir saniye

İnanılmaz ama bilmiyorum.

Hiç bakmamışım Evet. 

Nasıl merak etmemişim?”

“Öğrenmek kolay, internetten o yılın takvimini bulup bak. Şimdi asıl mevzuya gelelim. Bu konuyu niye açtım ben?”

“Hakikaten, nereden çıktı bu doğum günü lafı durup dururken?”

“İstersen artık ölüm gününü öğrenmek de mümkün.

İstersen Artık Ölüm Gününü Öğrenmek de Mümkün.

Şu gördüğün makine sayesinde.”

“Saçmalama, kim ölüm gününü öğrenmek ister?”

“Panik yok. Tarihi değil, sadece günü veriyor. Yani bir hafta sonra da olabilir, altmış yıl sonra da ama kesinlikle o gün. Ekranda beliren veri asla şaşmıyor.”

“Yok, aman istemez.”

“Normalde servet ödemen gerek, senin için bedava. Uzat elini.”

“Merak da etmeye başladım, nereden çıktı bu muhabbet? Of, ruhum sıkıldı valla.”

“Uzat ya, ne olacak.”

“Tarih yok kesin, değil mi?”

“Yok. Sadece gün.

Zaten bir gün öleceksin. Bu yeni bir bilgi değil. Sadece hangi gün, onu öğreneceksin.”

“Yok ya, istemem. Ya da dur, tamam. Kabul.” 

“Uzat elini.”

“Buyur. Bekleyecek miyim böyle?”

“Uzun değil, biraz Daha tut o şekilde. Bekle. Kıpırdatma hiç. Tamamdır, çekebilirsin. Evet, çıktı. Hazır mısın?”

“Hazırım, söyle bakalım.”

“Söylüyorum.”

“Söyle.”

“Perşembe.”

“…”

“Bir perşembe günü öleceksin.”

“Off, daraldım be birden, keşke öğrenmeseydim.”

“İlk başta öyle oluyor. Birkaç perşembe içinde bir sıkıntı olacak büyük ihtimal ama sonra geçiveriyor. Unutup gidiyorsun, emin ol.”

“İyi tamam, hadi benim gitmem lazım artık. Bugün de perşembe bu arada.”

“Kendine dikkat et.”

“Sağ ol.”

“Bir ara da internete girip doğum gününe bak.”


1 yorum

Yabancı | Albert CAMUS | AWUMBUK | Kitap Alıntıları · 2 Mayıs 2021 22:48 tarihinde

[…] “Ölüm cezasının çok önemli bir şey olduğunu, hatta bir bakıma onun, bir insanın ilgisini çekecek tek şey olduğunu nasıl olmuştu da anlamamıştım? Mümkün olup da bu hapishaneden çıkabilseydim, bütün idamları seyretmeye giderdim.” […]

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir