Ağzın ömrüm. ağzın öptükçe derin
Konuşuyorsun, kanatlı bir karanfil dudakların.
Gözlerin iki dağ suyu güldükçe köpüklenen
İndiriyorsun kirpiğini upuzun bir güz.
Bir kapı önündeyim, girsem suç gitsem ayaz
Titriyor tüm geçmişim parmaklarının ucunda.
İstekle esrik biri, biri bir korkuyu emziriyor
İnip inip kalkıyor göğüslerin ufkumda.

Oturuyorum dizlerinin dibinde kan ter içinde
Bu alçak dünyada ne kadar yükseksen o kadar mutluyum
Çocuğum benim, çocuğum benim, çocuğum
Her zaman sözden gidilmez ki sevginin ülkesine
Gövdeden söze gelerek de büyür insan dingin bir hazla… “